28 Ocak 2013 Pazartesi

ESKİDEN -ÖZDEMİR ASAF


Özdemir Asaf ve kızı Seda Arun ile 1961


11 Haziran 1923 - 28 Ocak 1981 '' Özdemir ASAF'ın 32. ölüm yıldönümü; Özlemle ,şiirle ,saygı ile anıyorum...


Ne güzel insanlar vardı eskiden. 
Çocukluğumuzu kaplamışlardı. 
Bize masal anlatırlardı 
Cinlerden, perilerden. 
Büyük anneler, büyük babalar vardı. 
O zaman hepsi uzaktı ölümden. 
Hem sevdirir hem korkuturlardı. 
Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı. 
Demek bunun için gittiler hikâyelerden. 
Ne güzel insanlar vardı eskiden. 

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Gençliğimizi donatırlardı.
Hep iyi şeyler hatırlatırlardı
Geçip gitmiş devirlerden.
Sevgi ve ümid yaratırlardı.
O zaman her şey uzaktı ölümden.
Yanık şarkılar bile neşeli başlardı.
İster istemez saadet taşardı
Gamsız günlerimizden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

Ne güzel şarkılar vardı eskiden.
Hayâl içinde yaşatırlardı.
Güldürür ağlatırlardı
Duymadan biz, düşünmeden.
Her an bir asır kadardı.
O zaman herkes uzaktı ölümden.
Candan sevdiklerimiz vardı.
Hepsi başka güzeldi, bizi tanımazlardı.
Bütün yollarımız geçerdi gül bahçelerinden.
Ne güzel zamanlar vardı eskiden.

Özdemir ASAF / ESKİDEN


24 Ocak 2013 Perşembe

UĞUR MUMCU






         Uğur Mumcu'yu yitirmenin acısı derin, hüznü büyük. Ancak o kişiliği ile ödünsüz mücadelesi ile yaşıyor ve hep yaşayacak. 

      Özgürlükçüydü, adına özgürlük türküleri yakıldı. Hümanistti ardından yüz binler yürüdü. Yurdunun esenliği için savaştı, adına alçak gönüllü binlerce şiirler yazıldı. 

      Gece susar, evren karanlığından sızar ışık
      Tan konuşur yaprak susar, kıpırtısı
      Yangınlar, kasırgalar dibinden
      Bir gün orman konuşur
      Su susar bataklıkta
      Baharda sel sel ve dağda
      Çağlayan çağlayan konuşur
       Halk susar
       Ozan konuşur.

       Tahsin Saraç 

      Bir coşku seli, bir öfke yıldırımı, Atatürk Cumhuriyeti'nin önde gelen savunucusu. 

      Kalpaksız kuvayı milliyecilerin son temsilcilerinden biri. İnançlı, dirençli, kararlı ve mangal yürekli. 

      Bir sabah sefasıydı. Günle barışık, güneşle uyanan, ışıkla aydınlanan, sağlam köklerini sımsıkı bağladığı, halk toprağı ile beslenen diri bir çiçekti. 

      Renkli kişiliği, bu kişiliği yaratan birikimimi sözüne yansırdı. Gür ve tok sesi, düzgün albenili konuşması vardı. O'na saldırgan, kavgacı, dili uzun diyeler vardı. Durup dururken kimseyle kavga etmedi, kimseye saldırmadı. Dili uzundu ama eli değildi. Eline, diline, beline, aklına sahip olup, kullanırken hiç çirkinleşmedi. 

      Bir kişiye yapılan haksızlığı bütün topluma yapılmış sayıyor "fikir sahibi olmadan" mangalda kül bırakmayanlara öfkesini gizleyemiyordu. Doğruyu arayıp, özgürlükleri savunduğu için alnı hep açık ve apaktı. Hiçbir zaman yılgın, karamsar, korkak, ürkek olmadı. 


      Şimdi Dünyada olup biten her şeyi farkına varmak, türlü oyunu bozup, Anadolu kardeşliğini yükseltmek var. Şimdi uğur Mumcu olmak var. Şimdi onun için mum yakmak var. Uğur Mumcu için mum yakmak demek: ömür boyu savunduğu fikirleri hayata geçirmek demek. Mumun etrafındaki titreşimlere bakıp duygulanmak yetmez. Yalnız mum yanmasın. "Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak; nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa."


      Düştüğü yerde karanfiller boy verdi. Mum sönmedi; çoğaldı çoğaldı, kocaman bir aydınlık oldu. Uğur Mumcu "minnacık bir devdi" dünya oldu. O bir meşale olarak kalacak; inançları yaşayarak yaşatılacak. Barış dolu bir dünya umudu insanlarda var oldukça meşale yanacak. Onu anlatmaya sözler yetmeyecektir. 


Uğur Mumcu İçin; Zaman Aşimina Hayir !


http://imza.la/um-zamanasiminahayir 

Lütfen imza kampanyasına katılır mısınız ,teşekkürler...

15 Ocak 2013 Salı

NAZIM HİKMET 111 YAŞINDA

***********************************
Ben bir insan,
ben bir Türk şairi Nazım Hikmet
ben tepeden tırnağa insan
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...



Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum,
hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.
.............................................................................




Saygı ve özlemle anıyorum !...


Nice yüz yıllara..Bin yıllara Şairim. Doğum günün kutlu olsun..
NAZIM'A --Şairlerden Nazım'a ortak şiir
Dün gece saman sarısı bir düşte gördüm
Nazım oturmuş başını bekliyordu çınarın
yüzü geçilmiyordu insan manzaralarından
bir Bursa sabahıdır
kımıldar kozada böcek
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
bir şairin ellerinde zelzele
buruşturup attığında genişliği
açılır aşk ve güvertesi
sürgüne, asla ele geçmeyene...
seni öpersem ayrılık değer yarama
ağlama ağlama alageyik
incecikten şırıldar içerinde bir derecik
oğluuum Memeeeet bala
açelyalar açmayacak mı hâlâ
nazlandım...kimseye geçmedi nazım
bin sarışın lisânla tutsun bizi bu manzara
tutsun ve indirsin gökşini limanlara
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
kararmış bir gümüş taştır şiirin
sürgüne ırmak, aşka deniz
bilenir bir bıçakla durmadan
alevden ve yakuttan sözcükler
suda suretiniz sevda
suda suretiniz kavga
suda suretiniz şiirdeki iz
gece laciverdi bahçe
altın pırıltılarla devranı rakkaselerin
ve tahta kutularında upuzun yatan ölüler
çınar siz Nazım Hikmet misiniz
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
hiç gitmiyor
kulaklarımdan
"kalbimdesin" diyen sesin
şimdi çekilirken suların
batık şehrimin kıyılarından
aşkalaşır hatıralar
yarım kalır
mektubundaki nefesin...
bir de aramızda olmayanlar var Nazım usta
uzakları anlatan gemici şarkıları gibi
eski bir masalda beklerler bizi
ne zaman ağlayacak olsam
usulca yere düşer beyaz atım
odam
dalgınlığın sessiz rengi
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
evini unuttuğun o kıyı
yaz yalnızlığında
uzakta bir asrın
kuzeye bakan alnı
koşuyor nakışı öğrenen aşka
çocuklar parmaklarını yokluyor
kazanılmış gün gibi
içiçe bir bardak su
yanyana insanlık
yükseliyor gülüşün atları
ve rüzgarsız dönüyor şehir
yoksa bu ilkyaz için gecikmiş bir tören
kışı erkenden yatağına götüren korku
ellerimizi aydınlatan şafağın sonu mu?
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
orada durur hâlâ
ilkyazın köklerinde
insanın bekleyen şafağına
dikenlerin ve güllerin sessiz çığlıklarıyla
yürüyen sesin senin
o geniş ve adil ufka
tekerleğin sonyazın ve aşkın gülüşünü
çağıran sesin senin
orada durur hâlâ
Varna'lı bir vapurun beyaz köpüklerinde
bu demirsiz içimizde demirlemiş gemiler
uçarı
yalnız o vapur
ellerinin yandığı yerden
dünyaya
keman ve piyano!...
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
Sırlanmış bir vapur; beyaz olsun rengi
Getirecek diye seni
Bekliyoruz bakırdan ve aşktan yapılma yüzlerle
Dağılırken onun akşam dediği
Genişliyor ağzımız nazıma doğru
kazanılmış gün gibi
içiçe bir bardak su
yanyana insanlık
yükseliyor gülüşün atları
özgür kızlar gol ağacı maraba
Gülhane'de hattatlar han ferman
herkes gördü seni Nâzım
sen mutluluğun resmi değil misin
Nazım'dır tarifi çocukluk olur
ŞAİRLER:
TOZAN ALKAN, ŞEREF BİLSEL, AYTEN MUTLU, SALİH BOLAT, MÜSLİM ÇELİK, BETÜL DÜNDER,
DOĞAN ERGÜL, CENK GÜNDOĞDU, EMEL İRTEM, ARİFE KALENDER, SERDAR KOÇAK, MUSTAFA KÖZ, A.ERTAN MISIRLI

SON OTOBÜS

Gece yarısı. Son otobüs. 
Biletçi kesti bileti. 
Beni ne bir kara haber bekliyor evde, 
ne rakı ziyafeti.
Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz
ve kedersiz.


İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından
baltalayarak
ne de kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katkısız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
ne böylesine hür.


İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telâşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Bakınıyorum başımı kaldırıp işten,
karşıma çıkıveriyor geçmişten
bir söz
bir koku
bir el işareti.


Söz dostça
koku güzel,
el eden sevgilim.
Kederlendirmiyor artık beni hâtıraların dâveti.
Hâtıralardan şikâyetçi değilim.
Hiçbir şeyden şikâyetim yok zaten,
yüreğimin durup dinlenmeden
kocaman bir diş gibi ağrımasından bile.


İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nâzırın, ne kâtibinin şakşağı.
Tas tas ışık dökünüyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
Ve belki, ne yazık,
hattâ en güzel yalan
beni kandıramıyor artık.
Artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasınınki, ne kendiminki.


İşte böyle gülüm,
iyice yaklaştı bana ölüm.
Dünya, her zamankinden güzel, dünya.
Dünya, iç çamaşırlarım, elbisemdi,
başladım soyunmağa.
Bir tiren penceresiydim,
bir istasyonum şimdi.
Evin içerisiydim,
şimdi kapısıyım kilitsiz.
Bir kat daha seviyorum konukları.
Ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
 NAZIM HİKMET RAN Prag,21 Temmuz 1957




ZiNDANI TAŞTAN OYARLAR
Sılanın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri 
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Bugün efkarlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler
Demirden döşeği taştan sedirler
Yatak diken diken yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silaha bıçağa varmadı elin
ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Ne bir haram yedin ne bir cana kıydın
Ekmek kadar temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Mezar arasında harman olur mu
onüç yıl hapiste derman kalır mı
Azrail aç susuz canın alır mı
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Zindanı taştan oyarlar
İçine bir yiğit koyarlar
Sağa döner böğrü taşa gelir
Sola döner çırılçıplak demir
Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Dilimde dilimi bulduğum, gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi övdüğüm
Dayan aslan ustam yiğidim dayan
Dayan hey gözünü sevdiğim
Bugün efkarlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler
Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi herkesin
Sen Kızılırmak'casına bizimsin
En büyük demircisi dilimizin
Canımız ciğerimizsin
Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir
Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde tertemiz
Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir
Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir
Bedri Rahmi Eyüboğlu
BİR ŞEY
I
Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi
Lazım insana lazım onsuz yaşanılmıyor
Ana baba gibi dost gibi yavuklu gibi
Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor.
Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz
Aşk ettiğimiz kendimize dert ettiğimiz
Adını çocuklarımıza bellettiğimiz
Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor.
II
Bir şey daha var yürekler acısı
Utandırır insanı düşündürür
Öylesine başka bir kalp ağrısı
Alır beni ta Bursa'ya götürür.
Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş
Otur denmiş oracıkta oturmuş
Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş
Ne güzel şey dünyada hür olmak hür.
Benerci Jokond Varan Üç Bedrettin
Hey kahpe felek ne oyunlar ettin
En yavuz evladı bu memleketin
Nâzım ağbey hapislerde çürür.
Cahit Sıtkı Tarancı

7 Ocak 2013 Pazartesi

YENİ YIL TEBRİK KARTLARIM GELDİ !

  
     Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da postacı kapılarımıza "Yeni Yıl Tebrik kartları" getirdi hem de fazla geçikmeden. Geçen yıl üçüncü haftada elime geçmişti bazıları. Bazıları diyorum sanırım bir kısmı postada kayboldu...Geçtiğimiz cuma gününün akşamında posta kutusundan beklediğimden daha çok kartla karşılaştım.Uzun geçmişte olduğu gibi aynı sevinci duyumsadım. Merakla açtım birer birer...Hepsi çok hoştu ,çok içten yazılmıştı ve beni mutlu etti. Şimdiye dek hiç tanımadığım ,bloglarını  ne yazık ki görmediğim blog sahibi dostların kartları ayrı bir sevinçti verdi. Böylece Onları tanıdım ,bloglarının okuyucusu oldum.

     Bu güzel etkinliği başlatan önce  Sevgili Leylak Dalı'na ,bu yıl etkinliği üstlenen Banu'ya çok teşekkür ediyorum.Mutluluk zinciri oluşturduk desem az kalır, blog dostluğu ne güzel... Bu yıl gönderemediğim blog dostlarım lütfen darılmayın ,gelecek etkinliklerde mutlaka göndereceğim.Gelecek etkinliklerde buluşmak dileği ile sevgi ile selamlıyorum ,nice sağlıklı ve mutlu yıllar diliyorum...Çok teşekkürler..