31 Aralık 2012 Pazartesi

YENİ YILIMIZ KUTLU OLSUN


Sevgili dostlarım yeni yılınızı  ev yapımı portakallı kahveli likörüm ,sevdiğim çiceklerim ile kutluyorum. Nice sağlılı ve mutlu yıllar...2012 yi  aratmıyacak yıllarımız olsun...Nazım Hikmet şairimizin dediği gibi umutlarımız  çok olsun...Acılarımız az olsun...Sevgilerimiz çok çok olsun...






Umudunuz çok olsun dostlar...

Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, 
akar suyun, 
meyve çağında ağacın, 
serpilip gelişen hayatın düşmanı. 
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
- çürüyen diş, dökülen et -,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.        
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet...

Nazım Hikmet RAN






23 Aralık 2012 Pazar

KUBİLAY




Cumhuriyetimizin Devrim şehidi Kubilay'ı ve şehit arkadaşlarına saygı ile...Her 23 Aralıkta karanlıkta ışık olarak parlayacaklardır...

KU­Bİ­LAY DES­TA­NI
Ge­cey­di.
Çe­kil­miş­ti or­ta­lık­tan el ayak.
Gök­te ay yal­nız­dı,
Yıl­dız­lar uzak.
Ka­ra göl­ge­ler do­la­şı­yor­du,
So­kak­la­rın­da Me­ne­me­n’­in,
El­le­rin­de bir ye­şil bay­rak.
Baş­la­rın­da,
Der­viş Meh­met de­ni­len,
O kan­lı al­çak.
Bir ye­dek su­bay öğ­ret­men­di Ku­bi­lay,
Yir­mi dör­dün­dey­di an­cak.
Bek­çi­siy­di Cum­hu­ri­ye­tin.
Du­yun­ca ulu­ma­la­rı Ku­bi­lay,
Ko­şup gel­di.
Bek­li­yor­du onu,
Ha­in bir tu­zak.
Di­kil­di bir anıt gi­bi
Yo­baz­la­rın kar­şı­sı­na.
“Du­run!” de­di,
Dur­ma­dı­lar.
Hem kal­leş­ti­ler,
Hem kor­kak.
Sal­dır­dı­lar,
Bı­çak­lar­la üs­tü­ne.
Ne iman var­dı yü­rek­le­rin­de,
Ne mer­ha­met.
Kan­lı sal­ya­lar akı­yor­du ağ­zın­dan,
Çıl­dır­mış­tı Der­viş Meh­met.
Kes­ti bir bağ bı­ça­ğıy­la boy­nu­nu,
Dol­du­rup ka­nı­nı avu­cu­na,
İç­ti vah­şi bir haz­la,
Ka­na ka­na.
Tak­tı­lar kan­lı ba­şı­nı Ku­bi­la­y’­ın,
Bir sı­ğı­rın ucu­na,
Do­laş­tı­lar
So­kak so­kak.
Ezan ses­le­ri yük­se­li­yor­du mi­na­re­ler­den,
Sö­kü­yor­du şa­fak.
Düş­tü­ler top­ra­ğa bir bay­rak gi­bi,
Tes­lim ol­ma­dı­lar ko­lay ko­lay.
Ve şöy­le ya­zıl­dı anıt­la­rı­na:
“İ­nan­dı­lar, dö­vüş­tü­ler, öl­dü­ler,
Bek­çi Ha­san, Bek­çi Şev­ki, Ku­bi­lay.”


Öz­bek İN­CE­BAY­RAK­TAR

12 Aralık 2012 Çarşamba

BİR CİN ŞİİR* BİR CİN FIKRA



Bir Cin Şiiri
Davacı zengin, davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa

Davacı yoksul, davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı

Davacı da davalı da yoksulsa, bak,
Sade o zaman işte yerin bulur hak

Can Yücel
Münir Özkul ,İsmail Dümbüllü iki güldürü ustamız


     Şiiri okuyunca çocukluğumda aile büyüklerimden sık sık duyduğum fıkra gibi yaşanmış olay aklıma geldi. Adını Ben de Can Yücel'in  "Cin Şiir"  den esinlenip "Cin Fıkra" koydum. Olayı yaşayan  Emine Teyzeyi( Mahallede Emine Molla Teyze) ben yaşlılığında tanıdım. Çok komik kadındı;  yaşadıklarını dogal olduğu gibi anlatırdı biz gülerdik ,O gülmezdi .Eskilerin dediği gibi saf ,temiz kalbli idi. Anneannemin arkadaşı , sık sık ziyaretine gelirdi. Hiç çocuğu olmamış ama farklı yaşlarda üç çocuk , büyütmüş hayata kazandırmıştı. 

     O'nun pazar ,düğün , mahkeme maceraları  kulaktan kulağa fıkralaşmıştır. Emine Teyzeyi ellili yılların başında  mahkemede şahit yazdırır komşusunun biri (Onun değimi ile isbat...) iki komşu arasında toprak alışverişi yüzünden anlaşmazlık çıkmıştır, olay mahkemede çözümlenecektir. Mahkeme günü sabahı Emine Molla Teyzeyi  sabah erkenden kaldrırlar,  yürüye yürüye hükümet konağındaki Mahkeme salonuna götürürler.

      Emine teyzem kahvaltı edememiştir ,şahit yazdıran komşusu beş kuruşluk bir simit alır sabah kahvaltısı yerine yedirir...Mahkemede duruşma sırası gelir, şahit Emine teyzeyi çağırır mübaşir ,teyze salona girer. Hakimin karşısındadır ;hakim sorar adın ne, soy adın , ana baba adın ne? Emine Teyzede ses seda yok, yanıt vermez. Tekrar sorar Hakim  Emine Tayzeye ; O bir tavana , bir tabana bir de hakime bakar , yutkunur bir daha yutkunur. Sonunda der ki" tavan da çok güzel,taban da çok güzel ,oturduğun yer de çok güzel . A ! oğlum burası anandan mı kaldı babandan mı kaldı ? pek gözel oturmuşsun ,çok yakışmış o koltuk!"...

       Salonda bulunan herkes afallar, birbirlerinin yüzüne bakakalırlar. Hakim akıl sağlığı yerinde değil  diyerek Emine Teyzenin  şahitliğini ret eder .Mahkeme karşı tarafın lehine sonuçlanır. Şahitlik yazdıran ailenin kadını mahkame çıkışında Emine Teyzeye çıkışır; "ah ne yaptın ne yaptın!" Emine Teyze hiç birşey olmamışcasına gayet sakin derki "Sabah yayan yürüttünüz yoruldum, karnım açıktı beş kuruşluk simiti reva gördünüz ,işte beş kuruşluk simitin ispatlığı bu kadar olur! "  

  Ah !Cin Emine Teyzem benim ,niyetinin sadece açlığını gidermek olduğunu o günlerde çocuk aklımla biliyordum...Saygı ile anıyorum ,rahmetle...

Arzu Sarıyer